About

Amatör ve profesyonel sayısal film yapımcılığı ile ilgili hemen her şey…

Bu blog, küçük bir ekip tarafından hiçbir karşılık beklemeden sadece Türk amatör/bağımsız sinema ve video yapımcılığına destek olmak için kurulmuştur.

Uyarı:

Her hakkı saklıdır!!!

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 81. Maddesi gereği bu blogdaki eserlerin tamamının telif hakları yazara/yazarlarına aittir. Herhangi bir şekilde “alıntı olduğu ve hangi yazara ait olduğu” belirtilmeden ve yazarın blogundan link vermeden kullanmak suçtur.

Hak Sahipleri:

Oktay Engin

Tansel Kaplan

Cem Kılıçarslan

Seda Ergin

About” için 71 yorum

  1. Size özel bir soru sormak istiyorum. Size nereden ulaşabilirim? İsterseniz buradan yorum olarak da sorabilirim.

  2. Ben 3-4 yıldan beri amatör olarak sinema işiyle ilgilenmekteyim.Haliyle kısa film çalışmalarında bulundum.Ama en çok kurgu alanında yol katettim.Önümüzdeki ay bulunduğum ilçede (Fethiye) bir sinema filmi çekilecek.Bütçe olarak kısıtlılar ama sonuçta sinema filmi.Profesyonel bir sinema filmine kıyasla kısıtlı denilebilir ancak.
    Neyse bana bu film için kurgu/görsel efekt işi teklif ettiler ki bu benim ilk sinema filmi deneyimim olacak.Benim gibi profesyonel olmayan birine bu işi teklif etmelerinin sebebi de daha ucuza bir kurgucu bulup masraftan kaçınmak olsa gerek.Ben daha önce hiç sinema filmi dosyalarını düzenleyip,çıktı almadığım için aklımda tonla soru var.

    1.Sinema filmi çekilirken kamerada sıkıştırma yapılır mı ?

    2.Bir sinema filminin export özellikleri nelerdir ? (Çözünürlük,en-boy oranı,bit rate,ses kanalları,kodek,dosya uzantısı,frame rate vb.)

    3.Şöyle bir PCde bir sinema filmini düzenleyip,çıktısını alabilir miyim ?
    http://www.hizlial.com/msi-gs70-stealth-pro-2pe-483tr-i7-4710hq-25ghz-16gb-1tb256gb-ssd-3gb-gtx870m-173-windows-81-notebook/10448349?gclid=Cj0KEQjw-dSgBRDb0oOl9MzxqMEBEiQAkHqy-VzldzscE6NczSCZtb5WVZdwtEKQ7hVuDbUf0Hh7rTwaAquv8P8HAQ
    *Bu modeli seçmemin bir kaç nedeni var.Öncelikle film bittikten sonra kişisel PCim olarak kullanacağım.O yüzden MAC yerine PC olmasını istedim çünkü oyun da oynayabileceğim bir laptop olması gerekiyor.

    Eğer yapmam zorsa nedeni ve alternatif olarak önereceğiniz MAC yada PC modeli nedir ?

    4.Profesyonel bir sinema filmi kurgusunda MAC yerine PC kullanmak ölümcül sonuçlar doğurur mu ? (Crash,error vb.) Yoksa bunlar göz ardı edilebilecek sorunlar mı ?

    4.Yeterli bilgisayar donanımına sahip olduktan sonra bir sinema filmini de tıpkı bir kısa filmi kurgular gibi premierde düzenleyebilir miyiz ? Yoksa sinema filmlerinin kendine has düzenleme kuralları var mıdır ?

    Teşekkürler.

    1. İlk önce şunu söyleyeyim: “Profesyonel” kelimesi ile tanımlanabilecek hiçbir yapım filminin montajını bu işi ilk defa yapacak birine ve laptop üzerinde yapması için teklifte bulunmaz. Bu olayda “Profesyonel’den” kasıt, daha çok uzun metraja girecek ve bunu salonlara taşımak için belli bir bütçe/desteği göze almış girişim olsa gerek.

      1- Kameralar zaten genelde sıkıştırılmış formatta çekim yaparlar. RAW ya da uncompressed dediğimiz bazı sıkıştırmasız formatlarla çeken kameralar da vardır ve bunlar elde edilebilecek en yüksek kalite ve ham videoyu sunarlar ama karşılığında da işleme aşamasında hem kapladıkları yer hem de gereken işlemci gücü açısından çok daha zorluklar yaratırlar. 20 dakikalık filmin bile terabaytlarca ham video tutması mümkündür. Bunu yedeklemek lazım vb derken iyice büyür. Genelde sinemayı hedefleyen ve üzerinde efekt ve renk çalışmaları yapılacak çalışmalar raw/uncompressed çekilebilirken buna yakın ama daha kolay çekip çevirilecek ProRes gibi codecler de vardır.

      Elbette 8 bit h.264 MOV ile de çekim yapılır ama üzerinde oynama payınız çok daha düşük olacaktır.

      2- Export yani çıktı hedefe göre belirlenir. Sonuçta film sadece internet üzerinden yayınlanacak ise HD ve h.264 çıktı almak yeter. Yayına girecek yani TV sinyali ile yayınlanacak ise istenen yayın formatını öğrenmeli ama genelde 50 mb/s minimum veri oranı ve yine HD yeterli olacaktır. DVD için de minimum 21mb/s ama tercihan olabilecek en yüksek değer alınmalıdır. Bluray için de 50mb/s altı olmamalı. Büyük perdede projeksiyon için de aynı şey geçerli. Burada görüntünün üçeriğindeki ayrıntı iktarı esas faktördür. Kameradan aldığınız görüntü 4k ise buna göre ayar değişiklikleri yapmanız gerekir. Ses profesyonel sinema için apayrı bir dünyadır ve kaç kanal alındı, nasıl miksaj yapıldı bunu bilmeden bu soru zor. 5+1 mi isteyeceksiniz, Dolby (ki standart) vb nasıl olacak bunları tek tek ilgili kişiler halletmeli. En-boy oranı sizin tercihinize ve çekilen videoay kalmış bir şey ama genelde 2.35:1 iş görecektir.

      3- Bu soru anlamsız. Cep telefonu ile de kurgu yapılır ama aklı olan yapmaz. Efektte olmasa bile kurguda alt sınır canlı izleyebilmektir. Yani live preview yapamayacağınız bir filmin kurgusunu adam gibi yapıyor olduğunuz söylenemez. Bu da laptop vb kullanacaksanız proxy dosyalarla çalışmak zorunlu demektir ki bunlar da ayrıca yer tutacaktır. İlk sorunuz ile bu sorunuz çelişkili. Hem en yüksek kaliteyi istediğinizi ima ediyorsunuz hem de bunu asla adam akıllı işleyemeyecek bir laptop macerasına girmişsiniz.

      4- Kurgu için MAC de olur PC’de olur. Bunlar sadece alettir. En alt sınır olarak 16GB hızlı ram, en az sistem için 128GB SSD + veri için 2TB hızlı HDD ve alabileceğiniz CUDA destekli en kaliteli ekran kartı lazım. BEn iMac üzerinde de çalıştım ki oldukça verimli aletlerdir ama bunlara dökülecek para projenizin erişim sınırları dahilinde olmayacaktır diye düşünüyorum. Kişisel bilgisayarım AMD 8350, 16+16GB, 128GB-SSD+2TB dahili+16TB harici, GTX 660 (ki değiştirmeyi düşünüyorum) ve çift ekran. 26inclik iMac kadar verimli değil ama beni kişisel projeler için tatmin ediyor ve buna rağmen darboğazlar yüzünden takılmalar oluyor. Bahsettiğiniz kalitede videolarla o laptop ile canlı çalışma yapmanız olanaksız. 640×480 çözünürlükte proxy ile çalışıp en son gerçek dosyalarla çalışmak tek çözümünüz olur.

      4- Premiere bir sürü profesyonel filmin kurgusunda kullanılmaktadır. Premiere buna yeterlidir ama burada söz konusu olan kurgucunun yeterli olup olmadığıdır. “Kural” derken kastınızı anlayamadım. Sİnema sinemadır. 1 dakika da sürse, 2 saat de sürse yaklaşım farketmez. Burası tekniğin bitip sanatın başladığı noktadır. “Şöyle yaparsanız sanat olur” demek mümkün değil.

      Size kolay gelsin.

      1. İlk yazdığınız yazı aynen o şekildedir hocam.

        1.Tamamdır, cevabımı aldım.

        2.Film bildiğiniz salonlarda yayınlanacak yani amaç bu.Tv için paldır,internet için h.264 bunları zaten biliyorum.Ama hiç sinema için çalışmadım ve bu export özelliklerinin tam olarak nasıl olması gerektiği konusunda kafam karıştı.
        Şimdi filmin çözünürlüğü hakkında kafamda soru işaretleri var.Türkiye’de filmler hangi çözünürlükte çekiliyor bilmiyorum ama genelde 2k ve 4k olsa gerek.Full HD film çekilir mi ? Çekilir miden kastım uygun olur mu ? Zira Full HD ile 2k arasında fark çok az.Zaten görüntü film rulosuna aktarıldıktan sonra çözünürlük faktörü ortadan kalkıyor ama yine de önemli olsa gerek.

        3.Hocam proxy terimini ilk defa duyuyorum.(İnternetteki hariç) Bu da amatörlüğümden kaynaklanıyor olsa gerek.Proxy dosyası nedir ?

        Aede efektli sahneleri,premierde ise efektsiz sahneleri (color correction vs hariç) düzenleyeceğim için premierde live view sorunu yaşamam gibi geliyor,yanılıyor muyum ?

        Laptopu donanım olarak değerlendirecek olursak piyasadaki en iyi 10-15 laptop arasına gireceğini düşünüyorum ama yanılıyor da olabilirim.Yani böyle bir laptopta 2k veya 4k kurguyu yapamayacaksak herhangi bir kullanıcı bazlı PC veya MAC’te sinema kurgusu yapmamız mümkün değil midir ? Özel stüdyo vb. yerlerde mi yapılmalıdır yoksa çok daha iyi bir masaüstü PC yada MAC bu işin altından kalkabilir mi ?

        4. (3. ve 4. soruyu birleştirdim.)

        5. Kuraldan kastım sanatsal değil teknik.Aslında tam olarak ben de neyi kastettiğimi bilmiyorum 😀 Mesela ben kısa film düzenlerken bir sahnenin görüntü ve ses dosyası olur.Bunları birleştire birleştire devam ederim.Yani bildiğimiz sıradan kurgu.İşte sinema kurgusunda bundan ibaret midir ? Başka teknik standartları,kuralları var mıdır ?

      2. Çekim sürecinde elinizdeki kameranın ve diğer imkanların elverdiği en yüksek çözünürlük ve en yüksek kalitede çalışın. Bu da zaten en az HD olacaktır. 4K çalışabiliyorsanız 4K alın. RAW ya da uncompressed alabiliyorsanız öyle yapın. Sadece HD çekilen film de az değildir.

        Laptopun konfigürasyonu iyi ama dediğim gibi laptop bu kdar yüklü veriyi kolay halledemez. Oyunda sorun olmayacaktır ama video verisi ağır gelir. Sağlam ve büyük ekranlı bir masaüstünü öneririm. Karar elbette sizin.
        5- Kurgu peşpeşe gelmesi gereken klipleri peşpeşe dizmekten ibaret değil. Aralarındaki ilişkiyi, tempoyu, kıvamı sağlayan şeydir buradaki sanat. Kurgu sıralamadan ibaret değildir. Bunun çin kurgu konusunda biraz araştırma ve okuma yapın derim. Filmfabrikasına bakmayı da ihmal etmeyin.

  3. Merhabalar Audio Technica ATR-3350 konusunda danışmak istedim. Ürünü temin etmek istiyorum acaba yardımcı olmanız mümkün mü ? Çalışmalarınız ve destekleriniz için çok teşekkürler.

    1. Faydalanmanıza sevindim. Ben teşekkür ederim.

      Ürünü ben internet üzerinden getirttim. E-bay’de satılıyordu. Bu ürünün aynısının şu anda üretimi yok ama yerine 3350IS çıkmış ve akıllı telefonlara yönelik bir tasarım yapmışlar ve fazladan bir aparat daha ekleyip 30-40 dolar arasına çekmişler. İlgileniyorsanız siz de e-bay üzerinden getirtebilirsiniz. Bunun dışında size ürünü temin etme yönünde yardımcı olmamın maalesef bir yolu şu anda yok çünkü bir süredir yurtdışındayım ve bu ürün her yerde bulunan türden değil. Aşağıdaki linkte bir örnek veriyorum. İsterseniz buradan getirtin derim.

      http://www.ebay.com/itm/AUDIO-TECHNICA-ATR-3350IS-Lavalier-Microphone-Works-with-smartphones-/361029810140?pt=LH_DefaultDomain_0&hash=item540f0db7dc

      Kolay gelsin…

      1. İlginiz için çok teşekkürler. Bu mikrofonu H4N ile kullanmayı düşünüyorum. Ebay alışveriş tecrübem var. Ordan getirtebilirim. Tekrardan çok teşekkürler.

    1. Bence güzel gelişme. Evet fiyatlar bu aralar oynuyor ve aşağı inmişken değerlendirmek lazım. Eğer almaya niyetli iseniz bence kaçırmayın. Elbette artıları ve eksilerini ve potansiyel ek harcamalarını da düşünerek. Kolay gelsin.

      1. Ben de canon 1.4 lens var ve memnunum bu lensten aklımda şöyle bir plan var siz ne dersiniz?

        Bu kameraya lens alana kadar metabones alabilirim. Böylelikle elimdeki lensi kullanmış olacağım. Daha sonrasında bu kameraya ek yatırımlar da yapabilirim.

        Gerçekten o kadar araştırmama rağmen en güzel ve açıklayıcı bilgileri sizin blog da bulabildim. Filmfabrikası’nda da güzel bilgilendirmeler yapıyorsunuz. Ayrıca teşekkür ederim.

      2. Ben teşekkür ederim.

        1.4 dediğiniz 50mm mi? Evet iyidir hoşdur ama bu kamerada esas sorun 3x çarpan faktörü. O nedenle geniş açı lens ihtiyacınız olabilir. Metabones bile 50mm’yi çok kurtarmaz. Bende RJ Lens Turbo var ve 50mm ancak 100mm oluyor ve bence bu film iş için gerekli en fazla değer olan (ki o bile çok aslında) 85mm’nin hala üzerinde. Metabones alacağınıza o parayla Lumix 14mm ya da 20 mm lens alın derim. Bir de 100 dolar civarı RJ ile tüm M42ler ve Canon EF lenslerini kullanma olanağı elde edersiniz. Size önerim 28mm ve daha genş lenslere odaklanın. 50mm zaten bir şekilde halledilir.

  4. Teşekkür ederim cevaplarınız için.

    Canon 50mm evet. Peki bu RJ Lens Turbo’yu nereden temin edebilirim? Bi de metabones gibi çarpanı düşürmüyor değil mi?

  5. Fulgura Hocam selamlar,
    Sizi Filmfabrikasından tanıdım ve iyi ki tanıdım.Bir şey kurgulayıp çekme ve haddimce montajlama adına öğrendiğim hemen her şeyi sizden ve diğer site sakinlerinden (kezzap vd.) öğrendim ve öğrenmeye devam edeceğim.(Çok uzatmayayım:)
    Elimde digital bir kamera var(panasonic sd60) işimi görüyor lakin artık DSLR Ye geçmek istiyorm..Genelde değişik konularda kısa ,kamu spotu tarzındavideolar cekmek istiyorum.
    Bu noktada işimi layıkıyla görecek hangi kamera ve lensleri onerirsiniz? (Yeni başlayanalr için hangi kamera? yazınız okudum) Teşekkürler,saygılar.Sürç-ü lisan ettiysek affola

    1. Teşekkür ederim.

      Bu tür konularda en önemli ölçüt genelde bütçe oluyor. Ayrıca artık sadece kamera değil, lens konusunu da beraber değerlendirmek gerek çünkü kameraların yanında gelen kit lenslerin çoğu ya vasat ya da fotoğrafçılığa daha çok hitap eden lensler.

      Eğer 1000 TL civarı bir bütçeniz varsa şu anda size önerim 550D ya da daha iyisi 600D gibi bir DSLR kamera edinmeniz ve yanına Canon 50mm f/1.8 gibi bir lens edinerek denemelere başlamanız. Bundan sonrasını yine sizin arzunu ve bütçeniz belirleyecek. Ucuz bir adaptör yardımıyla M42 lenslere yönelerek daha hesaplı yatırımlar yapabilirsiniz. Örneğin 250TL civarına adaptörle beraber Takumar 50mm f/1.4 edinebilirsiniz. Bundan sonra da adım adım lens çeşitleriniz arttırmanız yerinde olur. 28mm f/2.8 lensler bir sonraki adım denebilir. İsterseniz bundan sonra 70-85mm arası sabit odaklı bir lens edinebilirsiniz ama daha uzun odaklı önermem. Bu aşamadan sonra genelde dert geniş açı oluyor ve 28mm’den sonra ben şahsen 10-20mm arası değerlere sahip bir sabit odaklı lens arardım. Kabaca, bir adet 600D, öncelik sırasıyla birer adet 50, 28, 85mm ve takip eden daha geniş açılar izlenmesi gereken yoldur.

      Umarım kafanızdaki soruları cevaplamıştır.

      Kolay gelsin.

  6. Merhaba, bmpcc kullanıcısı olarak güç sorununu nasıl aşacağımı tam anlayamadım. Canon bateri grip mobil şarj cihazı gibi kullanılabilir mi yoksa alt sabitleme vida girişini feda mı edeceğiz çekimlerde?. Zira ben steadicam kullanacağım dolayısı ile makul bir çözüme ihtiyacım var. Çok teşekkürler şimdiden.

    1. Harici batarya ile çözdüm ben. Yedek batarya ile yetmiyor. En az 4-5 tane almak ve devamlı şarda tutmak lazım. Harici bataryadan 12V olarak şarj soketinde girince istediğiniz kadar gidiyor. Canon battery grip birinin kendi projesi ve bana pek uygun gelmedi. Bence altına uygun bir muhafaza ile harici batarya çözümü deneyin. Hem sabit olur hem dengeli. Ben Anker Pro bataryası aldım.

  7. Merhaba, filmfabrikasina gh4 noise problemi ile alakali bi konu actim fakat konu cok baska yerlere gitti ve istedigim cevabi alamadim hatta hic cevap alamadim. gh4 u brushless gimbal ile kullanmak icin aldim fakat noise problemi yasiyorum. dusuk isikta 200 isoda da 3200 isoda da cok fazla grain veriyor. sebebi ne olabilir? yardimci olursaniz cok memnun olurum.

    1. Orada bir cevap yazmıştım diye hatırlıyorum. Belirttiğiniz gürültü sorununu gösterir bir iki kare paylaşabilir misiniz? Tam olarak ne olduğunu görelim. 200 ISO ile 3200 ISO’da gürültünün aynı görülmesi biraz ilginç.

      1. Önce picture style ayarları söyleyeyim,

        Cinelike D
        Contrast -5
        Sharpness -5
        NR -0
        Saturation -5

        iso 200’de:

        iso 3200’de:

        3200’ü belki anlarım ama 200’ü hiç anlayamıyorum. internette o kadar çok low light test videosu izledim ki şuan bunu görünce şaşırıyorum..

      2. Bu iki resim videodan mı alıntı yoksa sabit foto olarak mı çektiniz? 200’de gürültü fazla evet ama bu konuda bir bug bilmiyorum.

        GH2’de şöyle bir bug vardrı: 200’den 400’e geçince alınan görüntü ile 600’den 400’e geçince alınan görüntü farklı idi. Her zaman yüksek değerden aşağı değere geçer ve öyle çekerdik. Acaba benzer bir durum olabilir mi diye düşündüm. Bence bu türden bir test ile deneyin bir de. Bir sonuç elde edersem burada yazarım.

        Bu arada lens neydi bu resimlerde?

  8. Videodan alıntı, siz resimde ne görüyosanız ben de videoda onu görüyorum.. Gün ışığında bile gözle görülür grain var. Lens olympus 12-50mm

    söylediğinizi denedim ne yazık ki aynı.. sorunun lensten kaynaklanıyor olabileceğini düşünüyorum, sizce?

    1. Peki başka lensiniz var mı? Bir de onunla deneseniz. Ben gündüz bu derece gürültü görmüyorum. Bu akşam resimleri indirip inceleyeceğim. Buna benzer sorunu olan biri vardı ve sensör sorunlu çıkmıştı. B&H değiştirince düzelmişti. Umarım kameranız sorunlu değildir.

  9. başka lens olsa da keşke denesem 🙂 dediğiniz sorun belki olabilir… eğer lens bulur da başka lensle de aynı sorunla karşılaşırsam sensör sorunu vardır muhtemelen.. çok teşekkürler ilgilendiğin için tekrar yazacağım

      1. tekrar merhaba,
        gh4’ü aldigim kisiye goturup farkli lensler ile test ettim fakat hicbir degisiklik olmadi. iade yerine makineyi verip ustune biraz daha koyup dji ronin aldim adamdan. djida kullanmak icin de a7s dusunuyorum, tavsiye eder misin?

      2. Size de kötü bir kopya denk gelmiş anlaşılan. Neyse geçmiş olsun. A7s’yi elime almadım ama düşük ışık performansı çok iyi. Yine de rolling shutter biraz fazla gibi ve acaba Ronin ile sorun olur mu diye düşündüm bir an. Sizin yerinizde olsam bir yerden bir A7s bulup kısa süre denerdim ya da alırken denerdim. Rolling shutter olayı stabilizer veya drone gibi donanımlarda önemli. Sonradan düzeltme kurtarmıyor. Ronin demeseydiniz A7s’i tereddütsüz önerirdim ama hareketli çekim konusunda biraz soru işaretleri var kafamda. Size kolay gelsin.

  10. Merhaba. Size bir şey danışmak istiyorum. Bmpcc ile prores çalışıyorum ancak davinci 11 sürümünde windows için prores 422 codec bulunmamakta. Ben hangi codecle en kaliteli outputu alabilirim? Vegas veya premierde çalışmaya devam edeceğimi düşünürsek color grading sonrası hangi hangi format render en iyisidir sizce?

    1. Render için hedefiniz nedir acaba? Web mi DVD mi yoksa TV yayını mı olacak? Hedeflerin çoğu zaten 8 bit olacağı için Premiere ile mov ve yüksek bitrateli h.264 en standart çözüm. Ama arada ek işlem görecekse, yayına vey tekrar renge ya da masteringe girecekse o zaman 10 bit ProRes 422 den daha düşük formatta tutmayın dosyanızı. Premiere üzerinden Blackmagic 10 bit codec, Cineform ya da DNxHD de olabilir. Ben raw ve ProRes çekimleri bilgisayara attıktan sonra BM 10 bit ile tutuyorum ama bunlar web’e gidecek şeyler. Yayın/BluRay için olan varsa sonuna dek yüksek bitrate ProRes derim. Mastering aşamasında zaten editör gereğini yapıyor.

  11. Web ortamına yükleyeceğim. Kurgudan önce Davincide renk düzenlemesi yapıyorum ancak render ile çıktı alırken sorun yaşıyorum. Quicktime codeclerinin sadece mpeg 4 formatında takılmadan çıktı alabiliyorum ama bu da benim için yeterli değil.Renkler soluk geliyor çünkü.Çıkamadım işin içinden.H264 olarak alsam üstüne bir daha kurgu render’ı bindiğinde ilave kaybım olur mu? Teşekkürler.

    1. Maalesef olur. Olabildiğince ya bahsettiğim yüksek ProRes ve dengi alın ya da avi ve Lagarith/Huffyuv gibi bir şey deneyin derim. Belki bir de DNxHD denemek istersiniz. Kolay gelsin.

  12. Merhaba, öncelikle forum üyeliğimi; ilgili arkadaşlara ileterek aktive etmelerini sağladığınız için çok tşkler. Aslında sormak istediğim çok soru var ancak sizide yormak istemiyorum. Bir kaç konu hakkında bilgi ve tecrübelerinizden yararlanmak istiyorum. Şu anda bende Canon 700D var ve üzerinde 18-55mm lens bulunmakta. Belgesel tarzı çekimler yapmak istiyorum. Bol bol deneme yapıyorum. Ancak fotoğrafçılık konusunda ve makinenin manuel ayarlarında çok deneyimli olmadığım için sorunlar yaşıyorum. Manuelde yaptığım ayarlar ile çektiğim görüntüleri PC’de izlediğimde beyazların patladığını (tamamı dış çekim) görüyorum. iso 100 de ancak diğer diyafram, enstantene ve pozlama gibi ayarlarda çok uzman olmadığım için sürekli dnemeler yapıyorum sonuç hüsran. Ancak mekineyi auto ayarına aldığımda biraz daha gerçeğe yakın renkler elde ediyorum. Bu defa da görüntüler video havasında kalıyor. Sinema etkisi diye bir şey yok. Kısaca en temel olarak pozlama, enstantene ve diyafram gibi ayarlarda neler yapmalıyım? Bol ışık ve güneşli havalarda çekim yapıyorum. Güneşin önüne bulut geldiği anda bırakıyorum çekimi. Televizyonda yayınlanacak şekilde görüntüler elde etmek istiyorum. Eğer bu konularda yardımcı olursanız çok memnun olurum. Teşekkürler, iyi çalışmalar.

  13. 189-55 ile yapacağınız şeyler sınırlıdır. Gündüz lensi olarak yani bol ışıkta iş görse bile görüntü kalitesi ve sinematik görüntü elde etmeniz zor. Bu nedenle öncelikle 200-250TL civarı bir yatırımlar Canon 50mm f/1.8 veya yakın bir rakam ödeyerek M42 adaptör halkası ile kullancağınız Takumar 50mm f/1.4 lens almanız ve tamamen manuel kullanmanız gerekecektir. Otomatik ayarlar size dümdüz ve estetikten uzak bir görüntü sunarlar. Diğer nokta ise sanırım biraz temel fotoğrafçılık becerileriniz eksik. bu konuyu okuyarak ve pratik yaparak öğrenebileceğiniz gibi bir kursa katılarak da aşabilirsiniz. Bahsettiğiniz diyafram, örtücü hızı ve ISO değerleri arasındaki ilişkileri öğrenmeniz gerek. Daha sonrasında isterseniz ham (RAW) video çekimine geçebilirsiniz ama 700D ile bu biraz zor ve o zaman kamera terfisi gerekecektir.

    Belgeselde düz bir görüntü kurtarabilir ama o zaman da yaptığınız çekim 1970-80lerin TRT belgeselleri gibi dümdüz ve video-mavisi ağırlıklı bir görüntü olur. Bugün bu görüntüden olabildiğince uzaklaşmaya çalışıyoruz. Her çekim sonuçta TV’de yayınlanır ama 700D ile Magic Lantern kullanımını öğrenin derim (kaynak: bu blog). O zaman hem kalite artışı hem de kullanım kolaylıkları elde edersiniz. Bence siz önce temel fotoğrafçılık becerilerinizi arttırın ve bir adet 50mm lens alıp manuel kullanmaya başlayın. Diğer konuların halledilebilmesi için önce bu aşamanın geçilmesi gerek.

  14. Merhaba cevap yazma nezaketinde bulunduğunuz için çok tşk ederim. Takumar lens piyasada az sanırım internette araştırdım biraz bir kaç adet bulabildim onlarda canon 50mm ile aynı fiyatta. sizin de belirttiğiniz gibi. Araştırırken birde Helios 44 diye bolca bulunan bir manuel lens buldum. buda m42 adaptörle kullanılabiliyormuş. peki takumar ve helios aynı denklikte lensler mi. değilse sizce manuel mi yoksa canon 50mm alıp mı kullanmak mantıklı. sonuçta zaten manuel kullanılacağı için bu konuda sıkıntı olmaz ancak hangi lens daha kalitelidir. Tekrar çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar.

    1. Helios ucuz olduğu için alınabilir ama 2 farkı var: Birincisi 50 değil 58mm olması yani açısı daha dar. İkincisi de diyafram açıklığının 2.0 olması. Ayrıca eski ve yaygın bir lens olduğu için genelde temizini bulmak biraz zordur ve çoğu bilgisiz ellerde hırpalanmıştır. Elbette isterseniz önce M42 adaptör ile bunu alabilir ve manuel çalışmayaı öğrenebilirsiniz. Fakat performans açısından Takumar (f/1.4 diyaframlı) çok daha yerinde olur. Canon da f/1.8 olduğu için az da olsa Helios’tan iyidir ama en önemlisi son derece keskin bir lens olmasıdır. Ayrıca isterseniz otomatik de kullanılabilir ki odaklama halkası biraz zorlu olduğu için aslında otomatik odaklamayı esas alarak tasarlanmış bir lenstir. Yani tüm özelliklerine bakınca temiz bir Takumar en iyisi. Bulamazsanız Canon bakın. “Ben önce ucuzundan gireyim de öğreneyim” diyorsanız Helios alın. Filmfabrikası’nda bu konu çok tartışıldı. Orada da sorabilir ya da araştırabilirsiniz.

  15. Merhabalar, filmfabrikası.com’a üye olmaya çalıştım, sorumu oradan konu açarak genel bir şekilde yöneltme niyetindeydim fakat 2 gündür üyeliğime onay verilmediği için bir de size şahsi bloğunuzdan yazma ihtiyacı duydum. Ben bir rts öğrencisiyim, bu yıl benim için ciddi sayılan bir bütçe ayırarak sinema ekipmanları almayı planlıyorum. Bunlara body (boom mikrofon, ses kayıtçısı ve lensler) dahil. Body seçiminde ikilemde kalıyorum, 5d mark 3 ve sony a7s, bu ikisi arasında çokça git gel yaşadım kendi kafamda. Bir yanda raw bir yanda, iso başarımı gerçekten çok iyi bir makine. Forumda sizin yazılarınızın çoğunu okudum, burada raw videoların işlenme sürecinin zorluklarından bahsetmişsiniz, çok detaylı bir post aşaması bilgim yok. O yönden raw ve mark 3 biraz korkuturken, EF L serisi lensleri ile kendine cezbediyor. Sony a7s’de adaptörle EF lensleri kullanmak gerçekten şans işi gibi internette izlediğim videolar sonucu tam uyum olmadığı kanaatine vardım (metabones dahil). Rokinon ve samyang’ın cine lenslerine bakmaya başladım, direkt Sony e-mount olarak satın alınabilmesi ve diyafram kontrolü için dijital adaptöre ihtiyaç duymaması beni cezbetti. İnternette genel bir algı samyang = rokinon demekte üreticileri aynı firmaymış anladığım kadarıyla. Rokinon yeni modeller getirmişken, samyang eski versiyonlar ile satışta şuanda. Bu iki firma ve lensleri hakkında düşünceleriniz nelerdir ? Cine lenslerini almaya değer mi ? 24-35-50-85mm olanlarını düşünüyorum. Fakat yine de kafamda bir anda almaktansa ilk başta 50mm alıp bir denemeye gitmek gibi bir düşünce var. Tabii yapacağım araştırmaların sonuçları ve sektörün içinde olan biri olarak görüşlerinize önem veriyorum. Bütçemin hepsini body ve lenslere yığmaktansa hiç değilse, bir mikrofon ve ses kayıtçısı üzerine de edelkrone slider plus düşünüyorum. İleride yeni kaynaklar yarattıkça 3 axsis gimbal tarzı hareketli çekime olanak sağlayacak ekipmanlar da var gönlümde. Tabii bu süreç ne zaman gerçekleşir bilinmez, o gün geldiğinde body değiştirme ihtiyacı da duyabilirim bilemiyorum. Kısaca şimdilik en az beni 3-4 yıl boyunca rahat idare edebilecek bir yol izlemeye çalışıyorum. Ek soru olarak A7s tercih ettiğim vakit, lens yatırımı yapma konusunda tavsiye edebileceğiniz başka çözümler var mıdır ? Canonun yada carl zeiss’in olabilir. İleride olası bir body değişiminde kullanılan mountların yaygınlığı açısından canon tercih etmem daha mı mantıklı olur ? Yoksa rokinon, samyang benim için mantıklı mıdır ? (Bildiğim kadarıyla samyang, rokinon cine, gibi lensleri e-mount olsa bile mekanik adaptörle diğer mountlara daha sorunsuzca çevirebiliyoruz. Elektronik aktarım gerektirmediği için bu çevirme yöntemi daha ucuza ve daha sağlıklı gerçekleşiyor diye biliyorum yanlışsa bu konuda da doğrusunu öğrenmeyi isterim). Blogunuz daki bilgiler ve filmfabrikası.com’daki bilgilendirici yorumlarınız için çok teşekkürler okuyarak bilgileniyoruz. Saygılarla.

    1. Ben teşekkür ederim.

      İki gövde arasında ben Canon’dan yana tercih kullanırdım. Hem raw seçeneği el altında olur (ki ben olsam film çekimi için sadece raw var diye alırdım 5D’yi), hem de en geniş lens seçeneği olur. Sony’nin ISO performansı dışında bir özelliği pek yok. Renk başarısı biraz da sorunlu geldi bana. Lens uyumluluğu da sınırlı. Canon ile kullanamayacağınız lens yok denebilir. Sony kullanmadım ama bana sınırlı bir yola girilmiş olur geliyor. Sony’nin lens seçenekleri konusunda bilgim yok ve takip etmiyorum.

      Rokinon ve Samyang aslında aynı altyapıyı kullanan iki farklı marka. Biri diğerinden önce ya da sonra çıkarabilir bir ürünü ama esasen aynı fabrika ürünleri ve kalite farkı yok. Dış tasarım vb konusunda ufak farklar olabilir. 5D alacaksanız verdiğiniz lens değerleri ideal olacaktır. 3-4 sene sonra zaten body değişir ama lensler kalır. Adaptör konusu karışık. Sorunsuz olabildiği gibi ciddi sorunlar yaratan adaptörler de var. Çok kaliteli bir lens üzerinde vasat bir adaptör kullandığım ve çekim anında farkedemediğim için çöpe giden gigabytlarca çekimim oldu.

      Edelkrone kaliteli ürünler yapıyor. Fiyatları biraz yüksek ama ödeme imkanınız varsa sorun çıkaracaklarını sanmam.

      Ses kayıt için Zoom H4n alabilirsiniz. İşinizi rahatlıklar görür. Tascam DR-60’da düşünebilirsiniz. Mikrofon ise bütçeye göre değişir. Bütçe belirtmediğiniz için daha fazla öneride bulunmam mümkün değil. Yani kamera ve lensler zaten yüksek tutacaktır ama diğerlerine ne kadar ayırmayı düşünüyorsunuz bilemem. Ayrıca en önemli noktanın bu ekipmanın doğru kullanılması için gerekli deneyim olduğunu bilmek gerek derim. Ekipmanı doğru ve hakkını vererek kullanmak kalitesinden de önemli aslında. Hem görüntü ve ses ekipmanı sorunca bunların hepsini sizin kullanmayı planladığınızı düşündüm ve o nedenle hatırlatmak istedim.

      1. İlgili cevabınız için çok teşekkürler, cevabınıza hitaben.

        Şu anda herhangi bir sinema ekibine dahil değilim evet bu açıdan ilk etapda herşeyi tek başıma kullanmak durumundayım. Kısa süreçte okul içinde bir ekip oluşturma girişimim olacak. Okula başlamadan önce de bireysel fotoğraf çekiyordum, bu açıdan fotoğrafik bilgim var fakat video ve sinema alanında tecrübesizim. Kurgu haricinde diğer programlara dair bilgim sıfır. O konuda gelişim için görsel efektçi bir arkadaşımdan yıl içinde yardım alacağım.

        Ayrıca merak ettiğim fakat yerli kaynak bulamadığım bir husus da ”impulz lut” konusu, yerli sonuçlar için farklı kombinasyonlarla google araması geçtim fakat sonuç alamadım. Blogunuz içinde de bulamayınca ”Fulgurafilm impulz lut” gibi kavramlarla tekrar arama geçtim, sanırım blogda bu konuya dair bir yazı kaleme alınmamış. Kısaca açıklayabilirseniz, okumaktan keyif duyarım, blog içinde genişçe yer ayrılıp yazılması da sizi bu konuda tek yerli kaynak yapabilir.

        Ekiple çalışılacağı kesinleştiği vakit, mikrofon ve ses kayıtçısını satın almak istiyorum. Türlü türlü mikrofonlara yatırım yapacak bütçem malesef yok. Mikrofon olarak RODE NTG-2 var şu anda kafamda fakat açıkcası çok detaylı araştırmasını daha yapmadım. Ses kayıtçısı olarak sizin de incelemiş olduğunuz Tascam DR-60’da olabilir Zoom’un modelleri de olabilir, ekipde daimi bir sesçi ayarlayabilirsek zoom’un modelleri daha makul geliyor ki ilk etapda tripod yada slider ile kullanımda ekstra ağırlık uygulamasın diye düşünüyorum.

        5D ve A7S karşılaştırmalarında A7S’in çektiği video görüntülerin daha keskin olduğu kanaatindeyim siz bu konuda ne düşünürsünüz ?
        A7S renkleri biraz pastel gibi, sizin de cevapınızda eleştirdiğiniz bu sanırım, picture stylelarının bir sonucu olması bana yüksek olasılık geliyor. Lakin bu nokta canonun renklerini de çok sıcak bulan biriyim, raw olması sonradan bunları istenilen şekilde ayarlarken büyük kolaylık sağlıyordur elbet. Peki 8bit veri bu işlemler için çok mu kötüdür ? Atomos shogun ile 4k kaydedildiğinde ikisi arasındaki karşılaştırma teknik değerlere göre nasıldır.

        Canon’a gerçekten içim ısınıyor, fakat sony A7s’i inceledikçe o da çok hoşuma gidiyor. Hangi ürünü alırsam alayım sıfır ve garantili almayı düşünüyorum, bu noktada ML hiç kullanmamış biriyim, sıfır ürüne ML uygulayıp kullanmaya girişmek gözümü korkutuyor.

        Son soru olarak, canon cephesinde 5D’nin alınacağı varsayılan durum için, hangi lensleri önerirsiniz, yine samyang / rokinon cine lensleri önerir misiniz yoksa L serisi canon lenslere mi yönelmeli ? Tavsiyeleriniz canon yönünde olursa lens modellerini belirtebilirseniz kendimce bütçe değerlendirmesi için araştırmama ekleyebilirim.

        Tahmini herşey dahil toplam bütçe: 17.500 – 18.000TL

      2. BUgün olsa belirttiğiniz bütçe ile ben 5D Mk iii ve Sam/Rok lens setine yatırım yapardım. TL cinsinden düşünemiyorum ama sanırım bütçe yeterdi ya da dışarıdan getirtirdim. 24, 35 ve 50 temel lens olmalı derim. Sonra 16 ve/veya 85 eklenebilir (kullanım veya tercihinize göre). L serisi de fena değil ama esasen foto için olduğundan ben ısınamadım hiç.

        Lut konusunda yazmaya başladığım bir yazım var am henüz tamamlanamadım. Öncesinde bitmesi gereken 2-3 yazı var daha. Lut için Resolve konusuna da girmek gerekecek.

        NTG-2 işinizi görür ama ben dahil birçok kişi bu mikrofonun bazı ses kayıt araçlarıyla uyumsuzlukları olduğu görüşünde. Biraz seviye sorunu olduğunu düşünüyorum. Daha önce söylediğim gibi, ISO performansı dışında Sony cephesinde alınmasını gerektirecek bir durum görmüyorum henüz. En son durum, 4K’yı dahili olarak kayıt etmesi idi ve henüz herhangi bir A7 modeli bunu yapmıyor. Bunu yaparsa ciddiye almaya başlayabilirim. 8 bit sınırları beni zorluyor artık. O nedenle 10 bit altı çalışmak için tek cezbedici nokta 4K. Bu yoksa 8 bitlik video benim için artık zor.

  16. Son kararı vermeden dediklerinizi de dikate alacağım, Sam/Rok lensler için T1.5 da bazı partiler için olması gerektiğinden daha soft olduğuna dair yabancı forumlarda birkaç şikayete rastladım. Durumu hala araştırma aşamasındayım, okuyacak arkadaşlara fikir olması açısından bu notu da eklemek istedim.

    Sizin bana önere bileceğiniz herhangi bir boom mikrofon var mıdır ? Zoom h4n yada Tascam DR-60 bu iki modelden biri alınacak büyük ihtmal fakat son detaylı araştırmasını alım zamanı yapacağım elbette.

    Ayriyetten tripod çekimleri için baseplate ve follow focus araştırıyorum. Yerli kaynak pek bi sınırlı bu konuda da tavsiyenize açığım.

    Lut konusundaki yazınızın yayımlanmasını merakla bekliyorum, saygılarla.

  17. Merhaba Hocam, sizi filmfabrikası forumdan da takip ediyorum. bizlerle paylaşmış olduğunuz değerli bilgilerden dolayı size tekrar teşekkür ediyorum. Bizim 60-70dk civarında olacak bir belgesel projemiz var. Ve ön hazırlık aşamasındayız. Sizinle bu konu hakkında konuşmak istediğim bir kaç konu var. Mail adresiniz yada telefon numaranızı bana ulaştırabilir misiniz rica etsem. akif_okur@hotmail.com

  18. Merhaba Hocam,
    Blackmagic Pocket kullanıcısı olduğunuzu ve bu konuda da oldukça yazınız olduğunu biliyorum. Blackmagic Ursa Mini 4K EF modeli çıktı biliyorsunuz. Bir de Blackmagic Ursa Mini 4.6K EF modeli çıkmış şu anda Türkiye’de bulunmasa da yakında satışta olacakmış. İki cihazın ilkinde eski Cinema Kameranın 4K modelindeki sensör birebir kullanılmış , ikinci model de ise yeni bir sensör kullanılmış. Aradaki fiyat farkı 5000tl civarında. Siz internetten incelediniz mi bilmiyorum bu iki cihazı. Bazı teknik terimleri tam anlayamıyorum bu sebeple sizden fikir almak istiyorum. Aslında Bmpcc alacaktım ama bir bütçe oluşturdum ve daha üst 4K gibi bir kamera alarak geleceğe yönelik olmasını istiyorum. Öncelikle yapmakta olduğumuz ve yapmayı planladığımız işlerden bahsedeyim. Şu ana kadar 2 kısa film, 2 uzun metraj (biri 40 diğeri 50dk) belgesel çektik TV için. Bu işlerimizde kiralama yöntemi ile çalıştık. Mark3, P2 ve panasonic serisi değiştirilebilir lensli (çekimlerde red lens kullandık) kameraları kullandık. Zaten cihazları ve ekibi sağladığımız arkadaşlarımız uzun yıllardır TRT ve diğer ulusal kanallara ellerineki bu cihazlarla program yapmaktalar. Bizde firma olarak bundan sonra yine (tamamen kendim için) kısa filmler, TV ve festivaller için belgeseller ve senaryosunu yazdığım uzun metraj bir film yapmayı hedefliyoruz. Alacağımız kamerayı da bu işlerde kullanmak istiyoruz. Bu sebeple kafamda yukarıda bahsettiğim bu iki kamera var. Biri 12 stop, diğeri 13 stop olarak lanse ediliyor ( bu stop değerinin çekilen videoya gözle görülür etkisi nedir? yada kurgu sırasında), sensör olarakta ikinci modelin sensörü biraz daha büyük ve çözünürlükte daha yüksek. En büyük handikapları ise kullandıkları kayıt medyası. Oldukça pahalı maalesef. Ve tek kartla değil mecburen bir iki kartla çalışmamız gerekecek. Crop olayını kendi sitesinden göremesem de bir kaç yerden öğrendiğim kadarı ile ilk modelin 1,5 oduğunu söylediler. Ama ikinci model hakkında bir bilgiye ulaşamadım. Ki kameranın dışında bir çok ek aparat vs almamız da gerekecek. Siz olsanız bahsettiğim işler için bu iki kameradan hangisini tercih edersiniz, yada bunlar dışında başka bir öneriniz var mı? Elbette amacım ham görüntü çekebileceğimiz bir kamera almak. Raw kayıt yapabilen bir kamera iyi bir tercih gibi geliyor bana. Kamera için ayırabileceğim bütçe 25.000tl civarında. Değerli fikirlerinizi öğrenmek isterim. Teşekkür ederim.

    1. Ben bu iki Ursa modelini incelemedim ve bir süredir kamera dünyasını pek takip etmedim başka projeler nedeniyle. Ben aslında 4K ile 4.6 arasında büyük bir kalite farkı beklemem ama tek iyi noktası stabilizasyon olsa gerek. Yani 4.6K çekip stabilizasyon yapınca elde 4K civarı gerçek görüntü olacaktır. Bu gibi bir kullanım dışında 4.6K’nın bir artısını görmüyorum. Sabit kamera kullanacaksanız yani stabilizasyon çok gerekmeyecekse maliyet açısından 4K almak bence çok daha yararlı. Farkı lens kiralama ya da almak vb için kullanırsınız. Bu kalite kameralarda artıl Samyang vb değil de Zeiss vb kullanmak lazım ve onlar da daha pahalı olduğu için kiralama ile halletmek gerekiyor genelde. Stop farkları önemli ama 12 ile 13 stop arası çok belirsizdir. Hatta tamamen minimal bir farkın yuvarlaması sonucu bile ortaya çıkmış olabilir. Bugüne dek gördüğüm hiçbir derinlik testi bir diğerine denk değildi. Sadece aynı testte farklı kameraların aralarındaki farkları görmeye yarıyor bu testler. Yani 12 mi 13 mü bunu mutlak söylemek zor. Kurguda bu nokta pozlama ayarı önemliyse önemli hale gelir. Yani çok düşük ışık koşullarında çalışırsınız ve aradaki 1 stop dahi size yarar sağlayacaktır ama dediğim gibi ben 1 stop farkı sensörden beklemek yerine lensten ve gerekirse ek ışık kullanımından beklerim. Kamera özelliklerine çok güvenmemek lazım, esas olan her zaman ışıktır. Kayıt medyası bu kameraları alınca katlanılması gereken bir yan dert ve yapacak bir şeye yok. Belki bunu da kiralama ile çözebilirsiniz ama kullanım/kapasite oranınıza dikkat etmelisiniz. Günlük çekim ve data miktarı ve bunun kopyalanması ve depolanması ve bir de hatta yedeklenmesi gerekeceği için bu işle görevli birinin olması gerekir. Tek drive çökerse onca veri gider. 1.5 crop korkulacak bir şey değil ve hatta çok iyi. Biz 2.8lere geldik ve 2 civarı MFT cropunu arıyorum çoğu kez. 1.5 ve 1.6 ise APS-C’de kaldı. Bu nedenle şikeye değil dua etmek lazım bu değere. Kısacası ben 4K modele öncelik verir, para artarsa bunu olabilecek en kaliteli lense yatırırdım. Nasıl olsa kamera fiyatları düşecek. Zamandan kazanmak lazım. RAW çalışmak kolay değil. Bu işin bir de depolama ve bilgisayar boyutu var ki burada da maddi bir boyut söz konusu olacaktır. Bu türden görünmeyen raw masraflarını önceden iyi hesaplamanızı öneririm. Kolay gelsin.

  19. Selamlar,

    Forumdan da sizi zevkle takip ediyorum youtube kanalımda dersten ziyade öneri ve uygulama kapsamında videolar yayınlayacağım bağımsız film yapımı üzerine.Sitenizi referans göstererek bilgi paylaşımı yapmam için iznine ihtiyacım var.Yardımcı olmak istermisiniz.

    1. Bu blogdaki yazılardan kaynak göstererek alıntı yapmanızda ve bloga referans vermenizde bir sorun yok. Aksine memnun olurum. Sadece ben de videolarınızdan haberdar olmak isterim. Başka yapabileceğim bir şey varsa söyleyin lütfen. Saygılar ve kolay gelsin diyorum.

  20. Sevgili Fulgura usta cok tesekkur ederim oncelikle .Yayinlamadan once sizin fikrinizi de almak isterim tabii ki.Benden kat be kat fazla deneyiminiz oldugunu bildigim icin sizin tavsiyelerinize ve rehberliginize mutlak surette ihtiyacim olacaktir.Desteginiz ve izniniz icin bir kez daha tesekkur ederim

  21. Merhaba mark 3 kulanıyorum magic lantern yüklü fakat ; menulerde MOVIE listesinde raw video özelliği yok bitrate setting de sadece ” load H264.ini ” var. Load H264.ini haricinde bir secenek yok. Load h264.ini özelliğine set tuşu ile bastıgım zaman A:/ML/H264.ini not found yazısı cıkıyor. Raw video fotmatında çekim nasıl yapabilirim?

    Teşekkürler.

    1. Sanırım ML’nin yüklemesinde bir sorun var. Yani ML doğru yüklenmiş olsa çöp butonuna basınca gireceğiniz ML menülerinden Modules yazanına girip RAW module (mlv_rec.mo), file_man ve mlv_play yazan modulleri SET düğmesi ile etkin hale getirmeniz yeterli. Bundan sonra kamerayı kapatıp açın. Açılırken 2 sn gecikme olur ama sorun değil. Sonra yine ML menüsüne girip kamera sembollü alt menüye girince RAW Video’yu SET ile seçeceksiniz. Artık MLV formatında RAW çeker hale gelir. Bundan sonra Q butonuna basıp RAW menüsüne girin, 1920×1080’i seçin. Artık sorunsuz çekebilmesi gerekli. Bunları yapamıyorsanız ML yüklemesinde sorun vardır. Önce onu halletmeniz gerek.

      Mark 3 ve ML ile RAW konusunda bir yazı planım var ve bir arkadaşımızın bana bir adet Mark 3 ödünç vermesini bekliyorum. Aslında Mayıs ayında olacaktı ama programlar uyuşmadı ve Eylül vb gibi tekrar ele alacağız. Orada hem ML yüklemesi ve ayarları hem de RAW ile BMPCC karşılaştırması yapacağım inşallah. Bu türden sorunları da orada ele alacağım. Sİz dediklerimi bir deneyin ve sonucu da bildirin ki çıkan sorunlar nelermiş bilelim ve ona göre bakalım. Kolay gelsin.

  22. Merhaba, BMPCC almayı düşünüyorum yakın zamanda, kamerayı baya araştırdım ve beğendim.
    Amacım kısa film çekmek elimde de bir miktar para var ancak lens konusunda baya sıkıntıya düştüm.
    BMPCC ile kısa film çekmek için nasıl bir lens seti yeterli olur ve kamerayı minimum sıkıntıyla kullanabilmem için alınacak ekipmanlar aşağı yukarı ne kadar tutar.
    Bu konuda yardım ederseniz çok mutlu olurum

    İyi Günler:)

    1. Bütçenizi belirtmemişsiniz.

      BMPCC ile en ideal sinema lens seti Samyang/Rokinon Cine serisidir denebilir. Bir geniş (14 ya da 16mm), bir orta (tercihan 35mm) ve bir de 50mm, istenirse de bir 85mm ile çok güzel bir set olur. Fiyatlar yurtiçi ve yurtdışı çok oynadığı için bir şey diyemem. Çok gelirse kendiniz belirttiğim değerlerde diğer marka lenslerden toplayabilirsiniz. M42 lensler en ucuz seçenek olurlar.

      Batarya sorununu akü ile aşmak için 200-250 TL düşünün. Ses konusunu da unutmayın derim. Ona da bütçe lazım ki en az 300 TL derim. Durum zorsa kablolu mikrofonlarla idare edilebilir ama çalışmak zorlaşır.

      Dediğim gibi bütçeden bahsetmeden tahmin zor. Tripodunuz var mı? SD kartınız ve yedeği vb herşeyi düşünmek gerek.

      Para hiç yoksa bile 2-3 lens ve 1 harici mikrofon, akü sistemi ve SD kart mecburi yatırımlar. Tripod vb bahsetmiyorum bile. Kolay gelsin.

      1. Alabileceğiniz ideal tripod Benro KH-25 diye aklınızda bulunsun ama bu kamera üzerinde ağır bir lens varsa ideal. Yoksa diğer sağlam ve hesaplı video tripodlardan alabilirsiniz.

  23. Merhaba Modules den gerekli değişiklikleri yaptım (mlv_rec.mo,file_man ve mlv_play) aktif hale getirdim. Movie menüsünde ; RAW Video (MLV) alt menüsü aktif hale geldi fakat; Resulation kısmını 1920×1080 ve daha yukarısı bir ölçeği girmeme rağmen 1920×648 üstünü göremiyorum. Sonuç olarak Raw Video modum 1920×648 üstü olmuyor. Yada oluyorda ben yanlış mı yorumluyorum.

    Teşekkürler

  24. Hocam iyi bayramlar diliyorum.

    Blogun genelinde elimizdeki makinayla olabilecek en kaliteli görüntüyü (nicelik olarak) nasıl elde edeceğimiz üzerinde duruyorsunuz. Makina imkan sağlıyorsa ham çekimler, yoksa farklı format denemeleri, picture style alternatifleri, bit-rate oranları, sığ çekimler, ML kullanımı gibi detaylı anlatımlarınız mevcut. Sese değindiğiniz birkaç yazınız, ışıkla ilgili de başkaca metinleriniz var. Bunların herhangi birini vasatın üstünde becerebildiğimi söyleyemem. Öğrenmeye niyetliyim o başka.

    Benim esas değinmek istediğim, kafamda sürekli olarak dönen konu: RENK(ler). İlgimi çeken merak ettiğim bir nokta. Turuncuların ne muhteşem olduğundan, oha bu nasıl bir mavi, şu yeşile bak diye kendi kendime çok konuştuğum ve yine çokca şaşırdığım olmuştur. Bu şaşkınlıklarımın hemen sonrasında aklıma birkaç soru düşüyor: ben bu renkleri nasıl elde edeceğim, bu maviyi elde etmenin yolu nedir, edebilecek miyim? Bu sürecin ne kadarı çekimden önce, ne kadarı çekimde, ne kadarı post dediğimiz aşamada oluyor? Kamera işin hangi kısmını yükleniyor, bilgisayar hangi?
    Elbette bu bir ekip işi; görüntü yönetmeni, sanat yönetmeni, kostümler, renk düzeltmeleri, colorist dediğimiz adamlar, daha benim bilmediğim birden fazla etmen var, olabilir. Tabi benim böyle bir grupla çalışmadığım açık, ancak o muazzam turuncuyu yeşili -kısmende olsa – kendi imkanlarım dahilinde nasıl elde edebileceğim üzerine düşünüp duruyorum.

    Mesela paylaştığınız videolardan gidecek olursak: 550D, 600D, GH2 ile çekilmiş çok hoş videolar ve kısa filmler var. Örneğin ‘All The Earth’ videosu (https://www.youtube.com/watch?v=WPTABOtK-vE) benim de yer yer elde etmek istediğim turuncu ve yeşil rengini barındırıyor. Veya ‘A Drop in the Ocean’ (https://vimeo.com/94390460) filmindeki soğuk renkler beni heyecanlandırıyor. Kapanış jeneriğine baktığımda bilhassa renkle(color) ilgilenmiş bir isim göremiyorum. Yönetmenin bahsettiği gibi after effects ve picture style ile çok başka renklere, tonlara ulaşmak ne kadar mümkün? Yani iş bunlarla bitiyor mu?

    Bazı filmlerde -benim ‘rüyamsı’ diye isimlendirdiğim sahnelerde- sisli diyebileceğimiz, daha silik, yumuşak renkler kullanılıyor (https://vimeo.com/88907574 , ilk 13 saniyesinde olduğu gibi). Nasıl elde edildiğini merak ediyorum. Ya da ‘işte böyle bir atmosfer istiyorum.’ (http://static1.squarespace.com/static/50ec64e6e4b0ef84e15db0c8/5326e781e4b07c72ce3d6f31/5326e78be4b0fc82b94bc078/1395058636600/tumblr_mnjia6fdKO1qzqju7o1_1280.jpg) dediğimde bunun sadece kırmızı ışıkla mı sağlandığını anlayamıyorum. Bunların elbette teknik kadar yaratıcılıkla da ilgisinin olduğunun farkındayım.

    Öğrenmem gerekenler var. Evet bu çok açık. Ama burada takılıyor insan. Peki neleri öğrenmeliyim? Karşımda bir integral sorusu olsa çözebilmem için trigonometri, türev, temel matematik öğrenmem gerektiğini bilirim. Fakat yukarıda örneklerini verdiğim görüntüleri elde edebilmek için neleri bilmem gerekiyor, bunu bilmiyorum.
    Işığı sadece doğru pozlama yapmak, karanlıkları aydıtlatmak veya ne bilim renkleri yalnızca renk olarak, kırmızı acaba gerçek kırmızı mı diye değil de onların diğer bir özelliğinden faydalanmak istiyorum: Atmosfer yaratma, bir doku verme… Ve bunu yapaylığa düşmeden becerme.

    Hak vereceksiniz ki bu işlere genelde tek başımıza başlıyoruz. Bize yardımcı olabilecek birilerini bulana kadar da -hiç istemediğimiz halde- birçok şeyle kendimiz ilgilenmek durumunda kalıyoruz. Tek bir arzumuz var: hayalimizde kurduğumuz görüntüleri dışa aktarmak. Bunu olduğu gibi ortaya koyabilmek -hepimizin bildiği gibi- mümkün değil. ‘Ona’, yani yapmak istediğimize, sadece belli oranlarda yaklaşabiliyoruz. Reha Erdem zihnindekilerin yüzde otuzunu beyaz perdeye yansıtabildiği durumda kendini rahat hissedermiş. Burada yüzde otuz olarak neyi kastediyor bilmek zor fakat vurgulamak istediği açık.

    Umarım derdimi anlatabilmişimdir. Yazılarınızda zaman zaman bu konulara değiniyorsunuz ama özel olarak bir yazı yazar mısınız merak ediyorum. Teşekkürler.

    1. Merhaba

      Bayram ve hareketlilik nedeniyle yazamadım daha önce.

      Güzel ve önemli sorular sormuşsunuz. Bu ve benzeri soruları aslında biraz dağınık da olsa blogda ve forumda tartışıyoruz yeri geldiğinde ama renk konusunda enine boyuna eğilmek gerektiği doğru. Burada bir sorun var yalnız: Bu iş aslında son derece öznel yani sübjektif. Renk ve renklendirme konusunun bir bilimsel tarafı var ve renklendirme konusuna girecek kişi önce bu ‘Renk Teorisi’ meselesini öğrenerek başlamalı. Renklerin oluşumu, tanımlanmaları ve sanatsal anlamları öğrenildikten sonra renklendirme olayına bir kez daha bakmalı derim.

      Bunun dışında renklendirme olayı bence tamamen kişisel ve sanatsal tercihe bağlı bir durumdur. Evet, bazı ‘uyum ilkeleri’ mevcut ama bunun dışında bazen içinde bulunduğunu zaman bile renklendirme olayında belirleyici oluyor. Örneğin bahsettiğiniz soluk ve düşük kontrastlı çekimler aslında hipster ekolü dediğimiz bir şey yansıtıyor ve ben çok sevmiyorum. Bazı özel durumlarda bu soluk yaklaşım güzel olabiliyor ama her reklamda göre göre ben soğudum. Renk konusunda bence temel belirleyici olan her şeyde olduğu gibi içerik ve hedef anlamdır. Bir yönetmen, görüntü yönetmeni ya da renkçi aslında bu anlam ve içerik çerçevesinde renklendirme yapmalı ve benim bildiğim tüm profesyoneller de böyle yapıyor. Bunun dışında gördüğüm bazı renklendirmeleri ben hatalı buluyorum. Yani renkler güzel olabilir, aralarında uyum olabilir ama atmosfer ve anlam ile uyumlu değiller. Bu nedenle renk konusuna eğilirken tamamen sanatsal tercih olarak bakmalı ve bunun öğretilmesi mümkün olmayabilir. Ancak ve ancak bir göz gelişimi ve deneyim ile gelişecek bir beceridir bence.

      Bunun dışında teknik boyuta gelirsek öncelikle rengin tanımlandığı gamut meselesinden başlayarak öğrenmek lazım. Gamut bir ressamın renkler karıştırıp paletinde oluşturduğu menzil denebilir. Yani artık yeni boya eklemeyeceğini varsayarak, o anda palet üzerinde bulunan renkler ve bunların karışımları ile sınırlıyor denebilir. Kamera meselesinde en altta yatan sınır budur. Bundan sonra her kameranın sensörünün kendi sınırlamaları ve özellikleri işin içine girer. Bunları da tanıyarak vce deneyerek öğrenmek lazım. Burada en ama en önemli unsur, sensörün size verdiği veri miktarı ve niteliği. Elinizde 8 bitlik bir video dosyası varsa ancak ve ancak ilkokuldaki 6 renkli pasteller ya da kuru boyalar kadar iş yapabilirsiniz denebilir. Bu tek başına önemli değil çünkü yetenekli ressam onlarla da çok sıkı iş çıkarabilir ama asla ve asla tam dizi bir yağlı boya setine denk olmayacaktır. Bu nedenle en az 10 bitlik, olabildiğince sıkıştırılmamış (uncompressed) hatta ham (raw) veri ile işe başlamalı. Bu olmazsa gerisi zor. Sonra log türünden bir çekim profili kullanılmalı ama yoksa olası en sığ (flat) çekim profili esas alınarak çekim yapılmalı. Bundan sonra elimizde renklendirme için en bol verinin olduğu varsayılabilir. Bu arada orijinal çekimlerde renk skalaları ya da en azından klaket üzerinden renk verisi olursa gerekenler tam olur.

      Bundan sonra artık o beğendiğiniz renkleri elde etmemeniz için bir neden yok bence. Sadece içerik ile uyumu konusuna dikkat etmelisiniz. Filminizin tarihsel ya da coğrafi özellikleri var mı? Belli bir ruh halini mi taşımakta? Neden o mavi? … gibi bazı soruların kafada cevaplanması gerekli. Siz merak etmeyin,i dediğim teknik altyapı sağlanırsa o renkleri her yazılımla elde edebilirsiniz. Bugün raw ve doğru ışıklandırma ile yapılamayacak şey yok. Elimizdeki amatör düzeydeki imkanlar 10-20 yıl önceki profesyonel imkanlardan çok daha iyi. Sadece siz neyi istediğinizi iyi bilir. Bir de 8 bitten olabildiğince kurtulun. Ne yaptıysam şu Magic Bullet türünden kontrastlı renklendirmeleri beğenemedim. Magic Lantern ile raw çekin ve bu alandaki uygun yazılımlardan herhangi birini iyi öğrenin yeter. Hiç kimse kafasındaki filme tam ulaşamaz çünkü işin içinde oyuncu diye bir faktör var. Onlar zaten alıp başka yere taşıyorlar olayı. Mesele kendi kendinize doğru pazarlık yapmak. Umarım kabaca da olsa açıklayabilmişimdir.

      Ek: Belirttiğiniz videolardaki renklendirme işlemlerini bizzat çeken yönetmenler yapmış diye biliyorum. Örneğin A Drop in the Ocean’ı Kendy Ty yaptı. Diğer tercihleriniz birbirinde farklı şeyler. Kırmızılı sahne yerinde kırmızı pratik lamba ile çekilmiş. Bunu tamamen bilgisayarda da elde edebilirsiniz ama asla ve asla sahnenin kendi özgün aydınlatması gibi olmaz. Sonradan yapılan işler dümdüz olur, sanki fotoğrafın üstüne kırmızı saydam kağıt geçirmişsiniz gibi. Yani sorduğunuz aşamaların her birisinin belli bir potansiyeli var. Bugün hemen her şeyi post aşamasında düzeltebiliyoruz ama bu ilk baştan doğru yaklaşımla yapmanın yerine geçemiyor. Bunun için sinema klasik aydınlatma kurallarını hiç değiştirmedi. Doğru renkler için doğru ışık lazım.

      İyi bayramlar.

      1. Bu konunun çok kişisel olduğunun farkındayım. Sanatın bir dalından bahsettiğimize göre bu böyle olmalıdır da derim.

        Renk teorisini öğrenmekten kastınız daha çok ‘rengin’ kendisinin ne olduğuyla ilgili sanırım. Yani her şeyden önce bu konuyla ilgili biraz okuma mı yapmalıyım, bilimsel ve sanatsal açıdan incelemeli miyim?

        Verdiğim örnekler bahsettiklerimi daha iyi açıklamak adınaydı. Her unsur ‘filmin’ kendisi esas alınarak oluşturulmalı, ona katkı sağlamalı. Sırf ‘güzel’ ya da ‘kaliteli’ olduğu için filme hizmet etmeyecek şeyleri eklemek benimsediğim bir yaklaşım değil. Benim gibi amatörler genelde kurguda bu tip hatalar yapar. Hiçbir ilgisi olmadığı halde bir görüntüyü -sadece güzel olduğunu düşündüğümüzden- filme dahil etmek isteriz. Tabi bu da insanın çaba harcadığı şeyle arasında bir bağ oluşmasıyla ilgili. Ancak bu konuda acımasız olmak gerektiği her zaman vurgulanır. O yüzden ne demek istediğinizi anlıyorum ve hak veriyorum.

        Gamut meselesini tam anlamış değilim. Bu konuyu detaylandırmanızı rica edeceğim ve sensörle tam olarak bağlantısını.

        8 bit işi epey zorlaştırıyor anladığım kadarıyla. İyi sonuçlar elde etmek için ne kadar çok veri o kadar kolaylık diyorsunuz.

        Toparlamam gerekirse;
        -‘Renk’ öğrenmeliyim
        -Sanatsal açıdan gözümü eğitmeliyim ki bu tamamen kişisel bir durum.
        -Doğru ışıklandırma
        -Raw çekim
        -Bir uygulama programında iyi bir kullanıcılık. (After Effects gibi.)

      2. Dedikleriniz çok doğru. Bir filmde görsel tutarlılık ve uyum tek bir görselliğin güzelliğinden çok dahan önemlidir.

        Renk için Goolge üzerinde “renk teorisi” yazarak arama yaparsanız ilk baştaki 4-5 madde bile önemli bilgiler vermekte. Ayrıca color.adobe.com sitesi üzerindeki uygulama ile birbiriyle uyumlu renkler veya tamamlayıcı ya da dışlayıcı renkler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Renk öğrenmek ilgi ve emek ister. İzlediğiniz her filmi bir de bu gözle izlemelisiniz. Renk ve ışık en zor öğrenilen ve ustalaşılan alanlardır. Bir noktaya kadar eğitim ama bir notadan sonra bizzat sanat becerisi işin içine giriyor bence. Bir de daha önce dediğim gibi, bu konuyu ışık ile beraber öğrenmeye bakın çünkü o daha temeldir ve zaten o olmadan renk olmaz.

        Bu konuda şu siteyi öneririm. Hem ışık hem renk konusunda güzel ve şemalı örnekler var.

        http://mattscottvisuals.com/

        Gamut tüm renk yelpazesi denebilir. Bunun tanımlanması ile ilgili bir standart ama çok da büyütmeyin. Renk öğrenirken öğrenirsiniz. Biz çekim yaparken Adobe mu yoksa rec.709 mu diye bazen tartışırız da çok dar bir konu ve belki gerek de yok. Video çekiminde kullandığınız kamera zaten burada belirleyici.

        Yazdığınız özet listesi tamamen doğrudur. Son aşamalarda işin içine LUT vb gibi kavramlar da girecek ama onlarla o zaman ilgilenmek lazım. Kolay gelsin.

  25. Zamanla neler yapabildiğimi göreceğim. Benim için işleri sıraya koymak önemliydi. Geriye birer birer öğrenmek kalıyor. Cevaplarınız ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

  26. Merhaba,

    iki tane yaka mikrofonu takabileceğim bir ses kayıt cihazı arıyorum. çoğu ses kayıt cihazı üzerinde bir adet line in girişi var. iki tane giriş olan bir cihaz var mı? veya sizin işimi görebilmem için öneriniz nedir?

    1. Eğer tek 3,5mm stereo jak girişli bir aygıtınız varsa buna uygun bir aparat ile 2 mikrofonu tek girişe girebilirsiniz. Yaka mikrofonları monodur yani 2 monoyu tek bir stereo girişe biri sağ diğeri sol kanal olacak şekilde girmeniz mümkün. Ucuz bir aparat işinizi görecektir.

      Ya da XLR türü 2 ayrı girişi olan Tascam DR-40 ya da Zoom H4n gibi bir aygıta 3,5mm-XLR dönüştürücü aparatla girebilirsiniz. Kolay gelsin.

  27. Merhabalar, c mount lensler üzerine yazınızı okudup, bu konuda bu kadar ayrıntılı ve türkçe bir kaynak yoktu, teşekkür ederim, o yazıda lens modifikasyonu üzerine de çalıştığınızı öğrendim. Blog’un konseptinin dışına mı çıkmış olurum bilmiyorum ama elimde 135 mm carenar marka f2.8 bir objektif var ama bayonetinin ne olduğunu, netteki araştırmalarımda bulamadım, siz bu lensin mount’unu görünce bayonetini biliyorsanız buna uygun adaptör veya modifikasyon hakkında araştırma yapabilirim. Buradan fotoğraf gönderme imkanıni cep telefonu arayüzü nedeniyle yok sanırım. Mail adresim: mimsalih@gmail.com. Yardımcı olabileceğinize ilişkin kısa bir not yazarsanız ben de cevap olak mail ile lensin fotoğraflarını gönderebilirim. Teşekkürler

    1. Merhaba

      Fotoğrafları hizliresim.com gibi bir site üzerine koyup buradan linkini gönderirseniz okuyan diğer kişiler de görebilir diye düşünüyorum. Olmazsa başka çözüm düşünürüz.
      Selamlar

  28. Sanırım lensiniz Minolta’nın MD diye geçen mountu. XG1 kamerası üzerinde çok kullanıldığı için XG1 diye de geçebilir. Lensi üzerinde MD falan yazmıyor mu?

    Pek bulunmaz bu lensler ve Minolta MD adaptör halkası aramanız gerekecek. Alternatif olarak 3d yazıcı ile yaptırabilirsiniz. Biraz riskli olur ama bilen biri ABS ya da PETG malzeme ile yapabilir. Kolay gelsin.

    1. Teşekkürler ilginiz için ama ben de md olduğunu düşünerek almıştım, md değilmiş, md oldukça geniş oldu, kullandığım fuji mounta yakın bir ebatta ama fuji ve md olmadığına eminim, 3d yazıcı fikrini düşünmemiştim, maliyeti ve işlemin nasıl gerçekleştirebileceğimi araştırmaktan başka çare kalmadı sanırım.

      1. İlginç. Elimde olsa ölçerdim ve fotolardan tam çıkaramıyorum ama o zaman Pentax (P)K mount ya da bir ihtimal Petri mount olması mümkün. (P)K ise görece daha kolay olacaktır. Petri biraz daha büyük olur. Bir de bunlara bakın derim.

        Bu arada, bu lenslerin gövdesi aynı olur üretimden ama lensin metalik kısmı yani mount kısmı farklı takılır fabrika çıkışında. O metalik kısmı sökerek oraya 3d bir parça da yaptırabilir ve istediğiniz mountu kendiniz yapabilirsiniz. Hatta belki hazırda M42 mountunu bile bir yerden bulursunuz.

Yorum bırakın